Erzurum’da Bir Tutkudur Hatim Geleneği

Anasayfa'ya Dön 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Tüm ERZURUM Haberleri 23.05.2019 07:01:00
Meşhur Hafızları ve kendine özgü gelenekleri ile Erzurum'da Hatim ve Mukabele Geleneği sürüyor.
Erzurum’da Bir Tutkudur Hatim Geleneği

Sinan AYDIN'ın haberi...

 

RADARHABER / ERZURUM

Erzurum'da eskiden olduğu gibi günümüzde de Ramazan boyunca camilerin tamamında hatim okunuyor. Bazı camilerde, o caminin imamı veya müezzini, vakit namazlarından önce ve sonra hatim okur ve mahallenin çoğunlukla yaşlıları ve emekli­leri önlerindeki rahleye yerleştirdikleri Kuran'dan hocanın oku­duğu cüzü takip ediyor.

 

BİR CÜZÜ 4 KİŞİNİN OKUMASI ERZURUM'A ÖZGÜ…

 

Ancak Lala Paşa, Ulu Cami gibi büyük camilerde ve Zeynel gibi çarşı içi camilerinde bu gelenek biraz daha farklı bir şekilde yaşatılıyor. Bu farklılık, bir cüz’ü sadece bir kişinin okumayıp, her bir hizbi ayrı ayrı olmak üzere dört kişi­nin okumasıdır. Bu gelenek, Erzurum'da çok uzun yıllardan beri devam ettirilmekte ve bilindiği kadarıyla da Türkiye’de bu tarz bir okuyuş, sadece Erzurum’da yaşatılmaktadır. İstanbul camilerin­de her bir cüz'ü bir hafız okumakta ve büyük camilerde sekiz on hafızdan her biri caminin bir yerinde etrafına toplanan dinleyi­cilere o günkü cüz'ü okumaktadırlar.

 

LALAPAŞA VE MÜFTÜ SO­LAKZADE

 

İkinci Cihan Harbi yıllarından 1960’a kadar, Erzurum’un gelmiş geçmiş en tanınmış müftülerinden biri olan Solakzade, her Ramazan ikindi namazından sonra Lala Paşa Camii'nde vaaz verir, vaazdan hemen sonra eski saate göre 11 hatimi başlarmış. Bu camideki mukabeleyi, aralarında Lala Paşa Camii’nin birinci imamı Hırtızlı Hafız Ahmet Hoca, Kuyumcu Hafız Nusret Ge­dik ve Lala Paşa’nın ikinci imamı Hafız Topal Cemil Efendi’nin bulunduğu Erzurum’un en meşhur hafızlan okurmuş. Müftü So­lakzade, vaazdan sonra camiden ayrılmayıp hatmi de dinlermiş. Hatim tamamlandığında iftar da iyice yaklaşmış olur ve Solak­zade Müftü Efendi de hatmi dinleyen komşularından biriyle evi­ne gidermiş. Ziyaettin Mutaf’ın anlattığına göre, Müftü Solakzade, evleri çok yakın olduğu için eve doğru çoğu zaman birlikte yürüdüklerini ve kendisinden çok şey öğrendiğini ifade edermiş.

 

 

Hırtızlı Hafız Ahmet Hoca

Hırtız, Ahıska’daki Türk yerleşim birimlerinden birinin adı. Hırtızlı Hoca, Ahıskalılar sürgün edildiklerinde Erzurum’a gelenlerden biri olarak biliniyor. Hizipleri bölüşerek hatim okuma geleneğinin çok uzun yıllar­dır devam ettirildiği camilerden bir başkası Gürcükapı Camii'dir. Bu camide de aralarında yine Hırtızlı Hafız Ahmet Hoca, Hafız Yusuf Esengün Hoca ve Kuyumcu Hafız Nusret Gedik’in de bu­lunduğu tanınmış hafızlar mukabele okurmuş. Kuyumcu Nusret Gedik, Lala Paşa Camii’nde 3. hizbi okuyunca hemen kalkar ve Gürcükapı Camii'ne gelirmiş. O sırada da üçüncü hizip bittiği için hemen euzü besmele çekip 4. hizbe başlarmış.

 

Kuyumcu Hafız Nusret Ge­dik

 

Hafız Nusret Gedik, 1923’de Tortum’da doğmuş, yani Cumhuriyetimizle aynı yaşta ve fev­kalade sağlıklı, hafızası güçlü ve çok düzgün konuşan bir Er­zurum dadaşı. 1929 yılında Erzurum’a gelmişler. Annesi onun hafız olmasını istemiş, ilkokulu da hafızlık yaptığı sıralarda oku­muş. Ortaokul mezunu olan Nusret Gedik, Lala Paşa Camii'nin uzun yıllar imamlığını yapan Hafız Yusuf Esengün’ün babası olan Hüseyin Esengün Hoca’dan 1932 yılında Kuran'ı ezberle­miş ve 1934 yılında Sakıp Danışman Hoca’dan hıfzını tamamla­mış. Bu tamamlama işine has adı verilirmiş. Daha sonra kuyum­culuk mesleğine çıraklıktan başlamış ve hafızlıktaki kabiliyetini burada da göstererek 1936 yılında çıraklıktan kalfalığa geçmiş ve çalıştığı kuyumcu onu ortak etmiş.

 

O sıralarda esnaf dükkânını sabah namazından sonra açar ve kahvaltılarını herefene usulüyle dükkânlarında yaparlar­mış. İşte o sıralarda Tazegüllü Fevzi Efendi, Nusret Gedik'i, Ta­bur imamı Kurra Hasan Efendi (Uludağ)’nin yanına götürerek kur­ra hafız olmasına yardımcı olmuş.Bu ileri düzeydeki hafızlık eğitimi sırasında Müftü Solakzade de onları ara sıra dinlemeye gelirmiş.

 

Kurra Hafız Hasan Uludağ Hoca, Nusret Gedik’i dinlerken arada bir Solakzade Hoca'ya dönüp "şöyle değil mi Efendi Hazretleri” diye onayını almak isteyince Solakza­de Hoca da “Sahib-i selahiyetsiniz (yetkili ve alanın uzmanı sizsiniz) efendim” diye cevaplarmış.

 

1930'lu yıllardan itibaren Erzurum'daki camilerde zaman zaman Kuran okuyan Nusret Gedik'in sesi oldukça güzel ve do­kunaklıymış. Bu sebeple camiye gittiğinde yaşlılar onun okuma­sını isterlermiş. 1940 yılı Ramazanı'nda Gürcükapı Camii'nde mukabele okumaya başlayan Nusret Gedik, 1942'de askere git­miş. Askerdeyken de Ramazan aylannda izne ayrılıp gelir ve mukabelesini okurmuş. 1946 Ağustos’unda askerlik dönüşünde Ramazan aylarında hem Lala Paşa, hem de Gürcükapı Camile­rinde mukabeleye devam etmiş. Yakın köylerden özellikle Nus­ret Gedik'i dinlemeye gelen varlıklı kimseler, Gürcükapı da son hizbi onun sesinden dinlemeden kalkmazlarmış. Hatim bitince arabalarıyla gelen köylerin ağaları veya beyleri, at arabalarıy­la veya faytonlarıyla önce Hafız Nusret Gedik’i evine bırakır, yanlarında getirdikleri hediyelerini verdikten sonra kendileri de köylerine doğru yola çıkarlarmış. Kuyumcu Hafız Nusret Gedik, bu mukabele okumayı1987 yılına kadar devam ettirmiş.

 

Zeynel Camii Hatimleri

 

Bu geleneği Lala Paşa ve Gürcükapı Camilerinin yanın­da yaklaşık 70-80 yıldan bu yana devam ettiren bir başka camide Zeynel Camii’dir. 1960 yılların başından bu yana, yani son 50 yıldır Zeynel Camii'nde hatim okuyan hafızlar arasın­da Hafız Yusuf Esengün, Derviş Ağa Camii’nin imamı İbrahim Gürgür, dönemin meşhur hafızlarından Nazif Şehitoğlu ve Lala Paşa Camii’nde de okuyan Kuyumcu Hafız Nusret Gedik var­mış. Daha sonraki yıllarda bu hafızlardan bazıları yaşlılık vb. sebeplerle ayrılınca onların yerlerine Fatih Çollak ve Davut Kaya gibi bazı meşhur hafızlar da bu geleneği devam ettirmiş. Son 25 yıldır da yine bazı değişikliklerle bu gelenek, Kasım Paşa Camii’nin emekli imamı Hafız Ali Aydın Hoca ile Atatürk Üni­versitesi ilahiyat Fakültesi'nin değerli üç Kuran-ı Kerim hocası olan Doç. Dr. Zeki Yıldırım, Yrd. Doç. Dr Ali Yılmaz ve Doç. Dr. Mehmet Dağ tarafından devam ettirilmektedir.

 

Zeynel camide okunan hatim, öğle namazım müteakiben başla­makta olup her Ramazan ayında aynı kadro ile devam etmektedir.

 

Hafız Yusuf Esengün Hoca

 

Zeynel Camii'ndeki değişikliklerden hiç etkilenmemiş olan tek hafız, Lala Paşa Camiı’nin emekli baş imamı Hafız Yusuf Esengün Hoca’dır. O, buradaki hatim okuma geleneği­ne rahmetli oluncaya kadar hiç ara vermeden devam etmiştir. Rahmetli olmadan yaklaşık dört veya beş yıl kadar önceki bir Ramazan’ın sonunda hatim duası yapıldıktan sonra, yanındaki diğer hafızlara şu tarihi cümleyi söylemiştir. “Bu yıl okuduğu­muz hatim, benim bu camide okuduğum 72. yılımdır." Demek ki Yusuf Hoca, çocukluğundan itibaren hafız olmuş ve Zeynel Camii'nde ölünceye kadar 76 veya 77 yılın her Ramazanında hatim okumuştur.

 

Ulu Cami'de Hatim geleneği

 

Hatim geleneği, uzun yıllar yıkık olmasından dolayı ara verilen Ulu Cami'de de tamir gördüğü yıllardan sonra kaldığı yerden devam etmektedir.

 

Erzurum'da hafız sayısının az olduğu eski yıllarda baş­ka şehirlerden hafızlar gelip camilerde mukabele okurlarmış. Erzurum’da hafız sayısı yıllar içinde arttıkça, bu devşirme hafız­lar da artık gelmez olmuşlar.

 

Alvarlı Efe Hazretlerinden mukabele geleneğine övgü

 

Erzurum'da çok uzun zamanlardan bu yana sürdürülen bu mukabele okuma geleneği, Erzurumluların çok sevdiği Alvarlı Efe tarafından Erzurum Destanı şiirinde anlatılırken, hatim oku­manın Ramazan’a ayrı bir güzellik kattığına ve bu kutsal aya daha büyük bir şan ve şeref kazandırdığına şu mısralarla dikkat çekmektedir:

 

“Ramazan'da bir âlî-şân ederler

 

O şehr-i siyamı zî-şân ederler.”

 

Ramazan'a özel oltu taşı ve kuka tesbihler ve hoş sohbetler

 

Camilerde okunan hatimi, Kuran'dan takip etmeksizin sa­dece dinleyenlerin ellerinde çoğunlukla bir Oltu Taşı veya Kuka tespih bulunur. Bu tespihler, Ramazan için Özel olarak bekleti­len tespihlerdir ve sahipleri, Ramazan dışında başka tesbihler kullanırlar. Hatta kimi meraklıların Ramazan boyunca her gün farklı bir tespihle camiye geldikleri görülür. Bu meraklılar, ha­tim sırasında başkalarının elinde gördükleri nadide tespihleri de tespit eder ve hatimden sonra bu tespihi çok beğendiğini ve sa­tarsa alabileceğini de söylerler. Zaman zaman hatim sonrasında tesbih değiş tokuşları da görülür. Böylece hatim dinlerken yeni dostluklar da başlar.

Kaynak: Erzurum, 2013 H. Ömer Özden, Erzurum'da Ramazan

    

Etiketler : ,
YORUMLAR Yorum Yazın
Yorum Yazın Kapat
 
 
İsim :
 
 
 
 
 

En Son Haberler